MESKUN YERLERDE DERE ISLAH ÇALIŞMALARI
ve BOĞA ÇAYI
Ali COŞAR YTÜ. İnş. Müh.
Böl. İstanbul
ÖZET
Kentsel alanlardaki taşkınlar diğer doğal afetlerin meydana getirdiği zararlardan daha fazla
zarara sebep olmaktadır. Bu sebeple, bilim adamları ve politikacılar kentsel alanlardaki
akarsu taşkınlarından meydana gelen zararları önlemeye dönük çalışmaları
yoğunlaştırmışlardır. Bu çalışmanın amacı, yerleşim yerlerindeki taşkın önleme
politikalarına bir bakış açısı sağlamaktır.
Anahtar Kelimeler: Doğal afetler, kentsel alanlar, taşkın kontrolü
STREAM IMPROVEMENT in URBAN AREAS
and THE STREAM of BOĞA
ABSTRACT
Worldwide, flood in the urban area is the number one cause of losses from natural events
and is responsible for a great number of damaging events than any other type of natural
hazard. In this case, the scientific and polities have considered to prevent the damage
resulting from river floods in the urban area. The main goal of this study aims at
introducing the perspectives of the flood protection policy in the urban areas.
Keywords: Natural events, urban area, flood protection
1. GİRİŞ
Ülkemizde hızlı şehirleşme sonucunda yerleşim yerlerinden geçen akarsular sıkça
taşkınlara yol açmaktadır. Bunların başlıca nedenleri, yüzeysel akış katsayılarının
büyümesi sonucunda aynı şiddetteki sağanakların daha büyük yüzeysel akış oluşturması,
akarsu taşkın yataklarının kaçak yapılaşma dolayısıyla işgale uğraması ve su seviyelerinin
artması ve akarsu morfolojinin değişime uğramasıdır. Kırsal bölge akarsularında da benzer
sorunlar bulunmaktadır. Ormanların hızlı bir şekilde yok edilmesi, hatalı tarım
uygulamaları, akarsu yataklarından kum alınması akarsu morfolojisinde önemli
değişikliklere yol açarak taşkınlara zemin hazırlamaktadır.
Dünya nüfusunun büyük çoğunluğu, inşaat ve ulaşım maliyetlerinin düşük olduğu verimli
topraklara sahip düz alanlarda yoğunlaşmıştır. Bu alanlar belirli zaman periyotları
içerisinde taşkın tehlikesi yaşar, ulaşım altüst olur ve şehir yaşamı zarar görür. Mala ve
cana zarar veren ve zamanla çabuk değişen yüksek akım veya su seviyesi, taşkın olarak
adlandırılabilir. Taşkın zararları, taşkın sularının ve bunların taşıdığı katı maddelerin can,
mal ve hizmetlerde doğrudan veya dolaylı verdikleri zararlardır. Taşkın kontrolü ise taşkın
zararlarını azaltmak veya bütünüyle önlemek için yapılan çalışmalar bütünüdür. Bunu
yaparken yapıların tasarımında, kabul edilebilir maliyetler içinde kalmak şartıyla, meydana
gelme olasılığı en büyük olan taşkına göre koruma yapılır.
Akarsu düzenlemesinde göz önünde bulundurulacak başlıca hususlar aşağıda verilmiştir
[1,2].
Havzanın büyüklüğü,
İklim ve meteoroloji ile ilgili hususlar,
Jeolojik durum, yüzey şekilleri ve arazi yükseklikleri,
Toprak durumu, bitki örtüsü, tarım ve orman alanlarından yararlanma,
Havzanın durumu, ekolojik durum, toprak erozyonu, katı madde kaynakları ve
yamaç kaymaları,
Genel ekonomik durum, meskun yerler, endüstri ve ulaşım durumu.
Taşkın zararlarını azaltmak veya tamamen önlemek için alınacak yapısız ve yapılı bir çok
önlem mevcuttur. Bunlar;
Taşkın bölgesinde yapılaşmayı önlemek ve yalnız belirli faaliyetlere izin
vermek,
Kurtarma ve kaçırma faaliyetlerinin planlanması,
Taşkın bölgesini geçici olarak boşaltmak veya tecrit etmek,
Akarsu düzenlemesi ile yatak tabanını alçaltmak veya kesitteki hızları artırmak,
Taşkın sularını taşkın kanalları veya yargınlarla bölmek,
Taşkın geciktirme havuzları, sel kapanları ve barajlar gibi biriktirme tesisleri ile
taşkın sularının bir kısmını geri tutarak taşkın pik akımlarını azaltmak,
Sedde, taşkın duvarı veya kapalı bir mecra yardımıyla taşkın alanlarının belirli
bir taşkın yatağında tutmak.
Düzenleme güzergahının seçimi; eğime, akarsu yatağının alçaltılmasının istenip
istenmemesine ve akarsudaki sürüntü maddesi hareketinin az veya çok olmasına bağlıdır.
Yeni güzergah akarsu yatağına uymalı, sürüntü maddesi dengesi büyük ve küçük debilerde
sağlanmalıdır.
Akarsu düzenlemesinde, akarsu dinamiğine uygun olmadığı için uzun ve düz yatak
kesimlerinden, büyük yarıçapa ve kavis uzunluğuna sahip kıvrımlardan kaçınılmalıdır.
Ayrıca estetik yönden bölgeyle uyum içinde ve ekonomik bir düzenleme kesiti
seçilmelidir.
Dere ıslah projeleri, esas olarak yağmur suyu drenaj şebekeleri tamamlanan bölgelerdeki
tüm yağmur sularını toplayarak denize ulaştırmaları amacıyla yapılması gereken
projelerdir. Ancak yerleşim bölgelerindeki atık sular ne yazık ki derelere deşarj edilmekte
ve dereler çevrenin kirlenmesi sonucunu doğurmaktadır. Bu nedenle, yağmur sularını
drene edecek derenin yanı sıra derenin her iki yanındaki atık suları toplayacak
kanalizasyon hatları ve kentin nefes alacak bölgeleri olarak derenin her iki yanında yeşil
alanlar ve servis yolları planlanmalıdır.
2. MESKUN YERLERDE AKARSU DÜZENLEMESİ
Meskun yerler içinde küçük akarsular düzenlenirken, yüksek suların yatak içinde
tutulmasına özellikle dikkat edilir. Bu nedenle meskun yerler içinden geçen akarsuların
düzenleme enkesitleri çoğu kere kırsal bölge düzenleme kesitlerinden daha büyük olur.
Yatak genişliği fazla ve kolayca taşan akarsuları, bu suretle derin yataklar içine almak,
mümkün olduğu kadar büyük bir enkesit sağlamak üzere kıyıları istinat duvarları şeklinde
inşa etmek gerekir [5].
Düzenleme enkesitinin teşkilinde akarsuyun sürüklediği katı maddeler rol oynar. Bu
konuda normal sürüntü maddesi hareketi söz konusu olması veya meskun bölge atık
sularından kirli maddeler ve çok miktarda çamur gelmesi durumu birbirinden ayırt
edilebilir. Endüstri bölgesindeki akarsuların düzenlenmesinde ise bütün bölgenin yüksek
ve en yüksek sularının etkisi dışında bulunması göz önünde tutulur. Bu halde suni yataklar
büyük enkesite sahip olmak üzere arazi içine derinde olarak yerleştirilirler.
Orta yükseklikteki su seviyesine kadar beton veya taş kaplamalı dikdörtgen bir yatak ve
bunun üst kısmı ise trapez şeklinde şevli bir enkesit şeklinde kademeli enkesit yapılması
daha uygundur. Fakat bu türlü enkesitler daha çok küçük akarsular için yapılır.
Meskun yerler içinde büyük düşülerin yapılmasından kaçınılmalıdır. Kıyı duvarları, şev ve
tabanlarda doğal taş kullanılması tercih edilmelidir. Çünkü doğal taşlar, sürüntü
maddesinin aşındırma etkisine ve don etkilerine daha dayanıklı olduğundan agresif suların
etkilerine karşı da daha dayanıklıdır [8].
3. DERE DÜZENLEMESİNDE PROJELENDİRME VE UYGULAMADAKİ
HİDROLİK EKSİKLİKLER
Dere düzenlemesinde önceki bölümde izah edilen sorunlar ve karışıklıklara ilaveten
projelendirme, inşaat ve işletmede de önemli yanlışlıklar yapılmaktadır. Düzenleme
kesitlerinin tayininde üniform akıma göre kesit tayin edilmediğinden ve köprü ayaklarının
etrafında, kıvrımlarda, eğim ve kesit değişikliklerinin bulunduğu yerlerde tedrici ve ani
değişken akım şarlarına göre hidrolik tahkiklere özen gösterilmediğinden her taşkında bu
bölgelerde sorunlar yaşanmaktadır. Diğer taraftan meskun yerlerde taşkın pik akımını
azaltıcı sel kapanı ve taşkın geciktirme havuzu gibi yapılar için, taşkın yatakları işgal
altında olduğundan uygun fiziksel şartlar bulunmamaktadır. Ayrıca meskun mahallerde
gerek akarsuyun membasından gelen katı maddeler ve gerekse kaçak atık su deşarjları ve
çöp ve moloz dökümleri dolayısıyla oluşan katı madde yığılmasını engelleyecek kademeli
enkesit tercihi, sediment yığılma konileri gibi tedbirler de alınamamaktadır. Bu sebeple
akarsuların tabanında büyük miktarlarda katı madde birikimi oluştuğu, koku ve görüntü
kirliliğine sebep olduğu bilinmektedir. Ayrıca işletme sırasında yığılan katı maddeleri
kazıma yöntemi özellikle geniş dikdörtgen yataklı enkesitli derelerde yanaşma yerleri
düşünülmediğinden büyük makinelerin kullanımında sıkıntılar yaratmaktadır. Dere
yataklarına çöp, moloz vb kirleticilerin dökülmesinin önlenmesi ile ilgili hiçbir kurum
caydırıcı bir önlem getirmemektedir. Akarsu düzenlemesinin mansaptan membaya doğru
yapılması gerekirken çoğu kez gelişigüzel noktalardan işe başlandığı, aynı akarsu üzerinde
malzeme ve kesit şekilleri ile ilgili farklı yaklaşımların bir arada sıralanabildiği de görülen
önemli aksaklıklardan biridir.
Yukarıda izah edilen idari karışıklıklar, projelendirme, uygulama ve işletmede yapılan
yanlışlıklar bir arada hatalar zinciri oluşturmakta ve yerleşim yerlerinden geçen
akarsularımız çağdaş şehircilik görüntüsünden oldukça uzak bir görünüm arz etmektedir.
Bu çalışmada bahsedilen hatalar zincirinin yol açtığı olumsuzluklardan bazıları ortaya
konulmaya çalışılmıştır.
4. BOĞA ÇAYI MEVCUT DURUMU VE TAŞKINLARI
En önemli kolları Karamançayı, Doyrançayı, Çandırçayı, Çaydere ve Kuruçay’dır. Boğa
Çayı yağış alanı 832,79 km² olup, denize kadar uzunluğu 45,82 km ve harmonik eğimi
0,017’dir. Yağış alanının %14’ü 1500 m. kotu üzerindedir. Genel olarak Boğa Çayı yağış
alanı, kireçtaşı türü kayaların yüzeylediği bir yapıya sahip olmakla birlikte, yer yer ofiyolid
türü kayalarda mevcuttur. Havzanın yıllık ortalama yağışı 950,3 mm’dir. Havzada yıllık
toplam yağış 342,0 mm ile 1524,2 mm arasında değişmektedir.
Boğa Çayı ıslah çalışmalarına, 1950’li yıllarda başlanmış olup Aşağı Kahraman Çayında;
Hurma Köyü, Körler Mahallesi ve Çakırlar Köyü yakınlarında yapılmış mahmuzlar, bugün
mevcut seddelemenin dışında kalmıştır.
Çandır Çayında; Hacısekili mahallesinden Çaydere birleşimine kadar dere yatağı
malzemesi ile seddeleme, hurmadan denize kadar olan mesafe kısmen dere yatağı
malzemesi ile kısmen de kaya anroşmanla tahkimatlandırılmıştır. Denizden Kapuz
boğazına kadar Aşağı Karaman Çayı; dere yatağı malzemesi ile ıslah edilmiş ve bakım
onarımı devam etmektedir. Doyran Çayında; dere yatağı malzemesiyle seddeleme ve
kısmen de kaya tahkimat yapılmıştır.
DSİ Antalya IIIX. Bölge müdürlüğünde Taşkın etütlerine 1955 yılında başlanmıştır. Boğa
Çayı 28 Aralık 1960 taşkını, taşkın yıllıklarına geçen tek taşkın olup, bunun dışında 23
Ekim 1994 tarihinde tespit edilmiş taşkın da kayda değer büyüklüktedir. Daha sonra da
2003 yılının Aralık ayında karşılaşılan 200 yıllık periyoda sahip taşkın en büyük taşkın
olarak karşımıza çıkar [6].
Aralık 1960 taşkınında Boğa Çayı’nda meydana gelen zararlar tarım arazisinde su
birikmeleri ve rusubat zararlarıdır. Rusubat zararları olarak sel sularının getirdiği taş, çakıl,
moloz gibi malzemeler geniş bir alana yayılmıştır. Arazilerin bir kısmı da 15-20 cm
kalınlıkta ince kum ve molozlarla örtülmüştür.
Antalya ve civarında 9 Ekim 1994 günü başlayan yağışlar, aralıklı olarak devam etmiş ve
23 Ekim 1994 günü şiddetini arttırarak Boğa Çayı ve kollarında taşkın meydana
getirmiştir. Bunun neticesinde Antalya’da şehiriçi ulaşım aksamış, çukurda kalan yerleşim
yerleri su altında kalmıştır.
23–26 aralık 2003 tarihleri arasında Orta Akdeniz üzerinden gelen cephe sistemleri,
Antalya Boğa Çayı ve kollarında taşkınlara sebep olmuştur.
Taşkın anında yani 25.12.2003 günü Doyran Beldesi girişindeki köprüde Doyran Çayı
debisi 300 m3
/sn, Antalya–Çakırlar yolu üzerindeki ana köprüde Doyran ve Karaman
çayları toplam debisi 760,5 m3
/sn ve Boğa Çayı üzerinde yeni yapılan karayolu
köprüsünde Boğa Çayı debisi 1606 m3
/sn olarak ölçülmüştür. Ancak taşkın sonrası
yapılan incelemelerde, Boğa Çayı’ndan geçen su seviyesinin ölçümde yapılan seviyeden
daha fazla olduğu izlerden belirlenmiştir. Bu durum da dikkate alınarak Boğa Çayı’ndan
geçen maksimum debi 1899,94 m3
/sn olarak hesaplanmıştır. Bu debi, 194 yıllık tekerrür
süresine karşılık gelmektedir [6].
Fotoğraf 1. Boğa Çayı (Konyaaltı) Köprüsünün Taşkın Sonrası Görünümü
Fotoğraf 2. Boğa Çayının Taşkın Anındaki Fotoğraf 3. Karaman Çayı Köprüsünün
Görünüşü Taşkın Anındaki Görünüşü
5. BOĞA ÇAYINDA YAPILAN ARAZİ ÇALIŞMALARI
Bu çalışmada Antalya ilindeki Boğa Çayı boyunca incelemeler yapılmış ve görülen belli
başlı aksaklıklar belirlenerek fotoğraflandırılmıştır.
Akarsu yatağında özellikle sağ sahilde çok fazla katı madde birikintisi meydana gelmiştir.
Akış kesiti üniform olmayıp akarsudaki su akımı bu birikmiş katı maddeler arasından
akmakta ve kesitin daha mansabında adalanmalar oluşturmaktadır (Fotoğraf 4). Bu bölgede
minimum ve ortalama debileri uygun hidrolik şartlarda geçirebilecek şekilde kesit
düzenlemesi yapılmalı veya adalanmalar düzenlenerek akımın uygun kesitte akması
sağlanmalıdır.
Fotoğraf 4 Fotoğraf 5
Kesitin mansabındaki bölümde oldukça büyük kayalar mevcuttur (Fotoğraf 5). Bu kaya
çıkıntıları akarsu kesitinin üniformluluğunu bozmakta ve akış sırasındaki pürüzlülüğü
artırmaktadır. Fotoğraftan da görüleceği gibi akarsudaki kayalar arasından su akışı
olmaktadır. Ayrıca kayalar arasındaki bölgelerde durgun akım bölgeleri oluşarak debi
azaldığında kısmi göllenmeler meydana gelmektedir.
Fotoğraf 6 Fotoğraf 7
Sağ sahilde birikmiş olan katı maddelerden dolayı kesitin büyük kısmı akışa
katılamamaktadır. Ayrıca akarsu kesiti içinde hiçbir düzenleme ve hidrolik hesap
yapılmadan inşa edilmiş diğer yapıların taşkın debisi geçişi sırasında akımı bozucu etki
göstereceği aşikardır (Fotoğraf 6). Bu kesitte de yine akarsu düzenlemesi yapılarak akışın
kararlı bir kesitte akması sağlanmalı ve akarsu kesiti içine inşa edilen yapıların akımın
hidroliğini bozmayacak şekilde düzenlenmesi gereklidir.
Adalanma oluşumu akarsuyun bu bölümünde de söz konusu olup, adalanma çok geniş bir
bölgeye yayılmakta ve akarsu bu bölgelerde çok sayıda kola ayrılarak akarsuda akışına
devam etmektedir. Ayrıca bu bölgede hiç bir şev ve akarsu yatağı düzenlemesi mevcut
değildir (Fotoğraf 7).
Çok sayıda adalanma oluşumu Boğa Çayı’nın büyük bölümünde katı madde birikimine
bağlı olarak akarsuyu çok sayıda kola ayırmıştır. Her iki sahilde de herhangi bir şev
düzenleme söz konusu değildir (Fotoğraf 8).
Fotoğraf 8 Fotoğraf 9
Adalanma sonucu oluşan bölgesel göletler söz konusudur. Adalanma olan bölgelerde
akarsudaki akım miktarının azalmasına bağlı olarak bazı kollar akıma katılmayıp
göllenmeler meydana getirmektedir (Fotoğraf 9).
Bu bölgede akarsu yatağını kararlı bir kesite kavuşturacak şekilde kademeli enkesit
düzenlemesi yapılmalı, adalanmalar ortadan kaldırılmalı veya akarsu uygun genişlikte
kollara ayrılarak düzenli akması sağlanmalıdır.
Fotoğraf 10 Fotoğraf 11
Akarsu yatağında katı madde birikiminin dışında akarsu tarafından taşkın sırasında menba
bölgesinden sürüklenerek gelmiş çok sayıda yabancı madde mevcuttur. Bu bölgede de
yatak düzenlemesi mevcut olmayıp, akarsu yatağında çok sayıda ve çeşitte yabancı madde
görülmektedir. Ayrıca akarsu yatağının akışta olan kısmı toplam genişliğin onda biri
civarındadır (Fotoğraf 10). Akarsu yatağı içinde bulunan ve özellikle taşkın sonrası gelen
yabancı maddeler belirli aralıklarla temizlenmelidir. Mevcut durumda gelebilecek bir
taşkın akımında sürüklenecek olan bu malzemeler özellikle köprü ayaklarının bulunduğu
kesitlerde birikerek kesit daralmasına, akımın yapısının bozulmasına ve menba kesitinde
suyun kabarmasına neden olarak taşkına sebebiyet verebilir.
Fotoğraf 11’de katı madde birikiminden dolayı akarsu üzerinde çok sayıda adalanma
meydana gelmiştir. Bunun yanı sıra akarsu yatağında bitki örtüsü oluşumu söz konusudur.
Bu bitki örtüsü yer yer ağaçlanma şeklini almıştır. Akarsu üzerinde, ne yatakta ne de
şevlerde herhangi bir düzenleme çalışması görülmemektedir. Akarsu yatağı içerisindeki
mevcut bitki örtüsünün akımı engelleme etkisi artan akım değerleriyle birlikte artacak ve
akımın hidrolik yapısını bozarak akarsu hızının azalması ile birlikte su seviyesinin artışına
sebep olacaktır.
Fotoğraf 12 Fotoğraf 13
Akarsu üzerinde akarsu enkesiti boyunca uzanan iletim kanalı görülmektedir (Fotoğraf 12).
Kanal katı madde taşınımı sonucu oluşan akım düzensizliğinden su yüzeyine çıkmış ve
üzerini örten beton kapaklar hasara uğramıştır. Ayrıca akarsuyun bu bölgesinde her iki
kıyıda belli bir yüksekliğe kadar taş kaplama ile, daha üzerinde ise doğal malzeme ile şev
düzenlemesi yapılmıştır (Fotoğraf 13). Bu bölgede hasara uğramış kapaklar değiştirilmeli
ve akarsu tabanının üniformluluğunu bozmayacak şekilde kapaklar yerleştirilmelidir. Bu
işlemler yapılırken akarsudaki hidrolik şartların bozulmamasına özen gösterilmelidir.
Fotoğraf 14
Köprü ayaklarının önünde akımın sürükleyerek getirdiği maddeler birikerek akımın
yapısını bozmakta ve köprü ayaklarının menba kısmındaki su seviyesinde kabarmalara
neden olmaktadır (Fotoğraf 14). Köprü ayakları arasında üniform akım söz konusu
değildir. Köprü ayakları arasında biriken katı maddelerden dolayı ayaklar arasındaki çok
sayıda göz kapanmış ve sadece birkaç gözden akım geçmektedir. Akarsuda meydana gelen
adalanmanın etkisi köprü kesitlerinde de kendini göstermektedir.
Köprü ayaklarının önünde ve aralarında meydana gelen katı madde birikimi ve bu
kısımlarda oluşan akım düzensizliği çok sayıdaki köprü geçişlerinde görülmektedir
(Fotoğraf 15 ve 16).
Fotoğraf 15 Fotoğraf 16
Yukarıda bahsedilen köprü geçişinin olduğu kesitte köprü ayakları önünde birikmiş katı
maddeler ayaklar etrafından su geçişi sırasında akımı bozduğundan ve köprü altında
birikmiş katı maddeler taban seviyesini yükselttiğinden herhangi bir taşkın debisi geçişi
sırasında ayak kesitinin menbasında kabarma meydana gelecektir. Ayakların önünde ve
arasında biriken katı maddeler akımın üniformluluğunu bozduğundan ve hatta bazı
gözlerden akımın geçmesine engel olduğundan temizlenmeli ve taban düzenlemesi
yapılarak tüm gözlerden akımın geçmesi sağlanmalıdır. Yada kademeli enkesit
düzenlemesi yapılarak normal akım durumlarında gözlerin bir kısmından su geçmesine izin
verilmelidir.
6. SONUÇLAR
Yerleşim yerlerinden geçen derelerin düzenlenmesi ve zararlarının önlenmesi; gerek
mevzuat ve gerekse projelendirme ve uygulamadan kaynaklanan aksaklıkların giderilmesi
için Boğa çayında alınması gereken tedbirler aşağıda sıralanmıştır:
1- Genel olarak akarsudaki akımın sürükleme etkisinin azaldığı bölgelerde taşınmakta olan
katı maddelerin bir kısmı tabana çökmüş ve yığılmalar meydana gelmiş, akarsuyun
morfolojisi değişmiştir.
2- Yaz aylarında akımdaki azalmaya bağlı olarak geniş kesitlerde suyun hızı ve seviyesi
oldukça düşüktür. Bu sebeple, suyun sürükleme etkisi azalmakta ve katı madde
birikmesine sık sık rastlanmaktadır. Boğa çayı enkesiti çok geniş olduğundan yaz aylarında
akımdaki azalmaya bağlı olarak adalanmalar meydana gelmekte ve taşkın debisi geçişi
sırasında yatak genişliği ancak yeterli gelmektedir. Akarsuda yeterli akım hızını ve su
yüksekliğini sağlayacak şekilde adalanmalar düzenlenmeli, enkesit üniform hale getirilmeli
veya kademeli enkesit düzenlemesi yapılmalıdır. Bundan dolayı akımın belli bir derinlikte
ve hızda akmasını sağlayacak şekilde enkesit düzenlemesi yapılarak bu aksaklıkların önüne
geçilebilir.
3- Akarsu kesiti içindeki bitki örtüsü akışı engelleyecek seviyededir ve yer yer katı
maddeler birikmiştir. Akarsu kesiti içinde bulunan katı maddeler düzenlenerek veya
temizlenerek kesit üniform hale getirilmeli ve bu işlemler yapılırken Boğa Çayı yatağında
mevcut bitki örtüsü de temizlenmelidir.
4- Akarsu üzerinde çok sayıda köprü geçişi söz konusu olduğundan köprü kesitlerindeki
ayaklarda biriken yabancı maddeler belirli aralıklarla temizlenmeli, biriken katı maddeler
temizlenerek veya düzenlenerek köprü altından üniform şekilde akımın geçişi
sağlanmalıdır.
5- Akarsuyun denize yakın bölgesi haricinde düzenleme için herhangi bir kaplama
malzemesi kullanılmamış, derenin doğal yatağına kendi malzemesiyle trapez kesit şekli
verilmiştir. Denize yakın akarsu kesimlerinde her iki kıyıdaki şevlerde normal su
seviyesine kadar taş kaplama yapımı ve yatak malzemesi ile şev tahkimatı devam
etmektedir. Taşkın akımının geçmesi durumundaki hidrolik şartlar göz önüne alınarak
Boğa Çayı’nın her iki kıyısındaki şevler düzenlenerek uygun malzeme ile kaplanmalıdır.
Ayrıca aynı şekilde taşkın akımlarına karşı gerekli yerlerde taban kaplaması da
düşünülmelidir.
6- Akarsu enkesiti içinde inşa edilen iletim kanalları ve diğer tüm yapılar akımın ve
tabanın üniformluluğunu bozmayacak şekilde hidrolikçe en uygun formda
düzenlenmelidir.
7- Genelde derenin sağ ve sol sahilini tarım alanları ve kısa bir bant şeklinde boş araziler
oluşturmaktadır. Bu bölgeler yapılaşmaya izin verilmeden koruma altına alınmalıdır.
8- En uygun hidrolik, çevre, estetik, inşaat ve maliyet koşullarını sağlayacak ve tüm ülke
için geçerli bir projelendirme yönetmeliği, ilgili ihtisas kurumlarınca birlikte
hazırlanmalıdır.
Teşekkür
Bu çalışmamızda bizden yardımlarını esirgemeyen ve bilgilerini paylaşan DSİ Antalya
IIIX. Bölge müdürlüğü çalışanlarına teşekkür ederiz.
KAYNAKÇA
[1] N. Ağıralioğlu ve C. Erkek, 1998, “Su Kaynakları Mühendisliği” İstanbul.
[2] R. K. Linsley, J. B. Franzini, L. D. Freyberk and G. Tchhobaoglous, 1992, “WaterResources Engineering” Mc Graw- Hill.
[3] M. Sungur, 2001, “Mevcut Su Kaynaklarının Son Durumunun ve Su Kaynaklarının
Korunmasına Yönelik Çözüm Önerilerinin İncelenmesi” Yüksek Lisans Tezi, Y.T.Ü.,
İstanbul.
[4] F. Oğuz ve G. Erul, 1997. “İçme Suyu Kaynaklarının Korunması ve Mevzuat”, I.
Ulusal Kentsel Altyapı Sempozyumu, Sy 103-110.
[5] N. Engez., 1964, “Su Yapıları”, İ.T.Ü. Matbaası, İstanbul.
[6] “Boğa Çayı Taşkın Raporu”, DSİ Antalya Bölge Müdürlüğü
[7] A. Coşar ve H. Ağaçcıoğlu, Haziran 2002, “ Meskun Yerlerde Dere Islah Çalışmaları”,
4. GAP Mühendislik Kongresi, 1095-1100, Şanlıurfa.
[8] Bayındırlık Ve İskan Bakanlığı D.S.İ-İlgili Derelere Ait Planlama Raporları
http://www.imo.org.tr/resimler/ekutuphane/pdf/11124.pdf
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder